Thursday, October 19, 2006

II. HAFTA - MERKEZ & ŞUBE

TICARI ISLETME HUKUKU

“MERKEZ & SUBE ”
2NCI HAFTAYA KONU
YARGITAY KARARLARI

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/3497
K. 2003/10648
T. 10.11.2003
• TESCİL DAVETİNE UYMAMA ( Tescile Davete Uymamayan Davalının TTK Hükümleri Uyarınca Cezalandırılmasının Talep Edilmesi )
• TARAF EHLİYETİ ( Bu Tür Davaların Ticaret Sicili Memurluğunca Açılması Gerektiğinin Dikkate Alınmasının Gerekmesi )
• CUMHURİYET BAŞSAVCISININ CEZA DAVASI AÇMA YETKİSİ ( Hukuk Mahkemesine Açılan İş Bu Davaya Cumhuriyet Başsavcılığının Bakmasının Hatalı Olduğunun Kabul Edilmesinin Gerekmesi )
6762/m.12,35,42,53
5590/m.9
ÖZET : Somut olaydaki davanın, TTK.nun 35/2 nci ve 3 ncü, Ticaret Sicil Tüzüğü'nün 40/3 ncü ve 4 ncü fıkra hükümlerindeki açık düzenleme karşısında, ticaret sicil memurluğunca açılması gerekirken, aynı zamanda suç oluşturan eylemler bakımından, TTK.nun 53 ncü madde ve aynı Tüzüğü'nün 39/son fıkra hükümlerindeki açık düzenleme karşısında, ancak ceza davası açma yetkisi bulunan Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, hukuk mahkemesine açılan işbu hukuk davasına bakılması doğru olmamıştır.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Gümüşhane Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 27.09.2002 tarih ve 2002/32-2002/184 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Salih Çelik tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Gümüşhane Cumhuriyet Başsavcılığı, düzenlediği davanamede, davalının merkezi Kelkit'te bulunup ta, Gümüşhane'de gazete bayiliği ve dağıtım işleri için işlettiği şubesinin, TTK.nun 12 nci ve 5590 sayılı Kanun'un 9 ncu madde hükümlerindeki nitelikleri haiz bulunduğunu, Gümüşhane Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün tescile davetine davalının uymadığını ileri sürerek, davalının şubesinin ticaret siciline tescilini ve TTK.nun 35 nci maddesi uyarınca cezalandırılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dosya kapsamına göre, TTK.nun 42 nci maddesi gereğince davanın kabulüne, sicil memurluğunca istem bulunmadığından ceza tertibine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, davalı temyiz etmiştir.
1-Böyle bir davanın, TTK.nun 35/2 nci ve 3 ncü, Ticaret Sicil Tüzüğü'nün 40/3 ncü ve 4 ncü fıkra hükümlerindeki açık düzenleme karşısında, ticaret sicil memurluğunca açılması gerekirken, aynı zamanda suç oluşturan eylemler bakımından, TTK.nun 53 ncü madde ve aynı Tüzüğü'nün 39/son fıkra hükümlerindeki açık düzenleme karşısında, ancak ceza davası açma yetkisi bulunan Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, hukuk mahkemesine açılan işbu hukuk davasına bakılması doğru olmamıştır.
2-Bozma neden ve şekline göre, davalının temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle, hükmün BOZULMASINA, ( 2 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 10.11.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 1988/6717
K. 1989/4003
T. 20.6.1989
• ŞUBE ( Ticaret Siciline Müstakil Olarak Tescil Edilmesi )
• TİCARET SİCİLİNE MÜSTAKİL OLARAK TESCİLLİ ŞUBE ( Kendi Başına Merkezden Bağımsız Olarak Ticari Muamele Yapabilmesi )
• MERKEZDEN BAĞIMSIZ OLARAK TİCARİ MUAMELE YAPABİLME ( Ticaret Siciline Müstakil Olarak Tescil Edilen Şube )
6762/m.35,42
ÖZET : Şubenin ticaret siciline müstakil olarak tescili, müstakil sermayesi ve müstakil muhasebesinin bulunması veya muhasebenin merkezde tutulmasına ve müstakil sermayesi olmamasına karşın, kendi başına merkezden bağımsız olarak ticari muamele yapabilmesi koşuluna bağlıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Edirne Asliye 1. Hukuk Mahkemesince verilen 17.6.1988 tarih ve 254-194 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı memurluk, davalı şirketin davete rağmen ticaret siciline tescilini yaptırmadığını belirterek davalının re'sen sicile tescilini talep etmiştir.
Mahkemece, evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda davalı şirketin ticaretle iştigal ettiği sonucuna varılarak TTK.nun 35/3 ve Ticaret Sicil Nizamnamesinin 40/5 maddeleri gereğince davalının sicile re'sen tesciline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Mahkemece, şube olduğundan bahisle ticaret siciline tesciline karar verilen davalı şirkete ait satış mağazası, 24.8.1985 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan ( Gümrük Hattı Dışı Eşya Satış Mağazaları Yönetmeliği ) uyarınca özel izinle açılmış bir yerdir.
Ticari işletmelerin, ticaret siciline tescilini zorunlu kılan TTK.nun 42. maddesinde ( şube )'nin tarifi yapılmamıştır. Olayımızda da, sözü edilen mağazanın şube sayılıp sayılamayacağı hususunda yeterli araştırma ve tartışma yapılmış değildir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, tescili istenen satış mağazasının müstakil sermayesi ve müstakil muhasebesi bulunup bulunmadığının veya muhasebesi merkezde tutulmasına ve müstakil sermayesi de olmamasına rağmen kendi başına müstakilen ticari muamele yapabiliyorsa, ancak bu takdirde şube sayılabileceği gözönünde tutularak, 5590 sayılı Kanunun 9/3 maddesi ve yukarıda sözü geçen yönetmelik hükümleri ile birlikte bu mağazaların satış koşulları da nazara alınmak suretiyle inceleme yapılmak ve gerektiğinde muhasebe bilgisine sahip bilirkişiden mütalaa alınarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın, temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, 20.6.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/10352
K. 2002/2658
T. 25.3.2002
• TİCARET SİCİLİNE TESCİL ( Davalının Yaptığı İşin Niteliği ve Kapasitesi İtibariyle Şube Niteliğinde ve Kendi Başına Ticari İşlem Yapma Yeteneğinin Olup Olmadığının Araştırılması )
• ŞUBE TESCİLİ ( Davalının Yaptığı İşin Niteliği ve Kapasitesi İtibariyle Şube Niteliğinde ve Kendi Başına Ticari İşlem Yapma Yeteneğinin Olup Olmadığının Araştırılması )
• BİLİRKİŞİ RAPORU ( Davalının Yaptığı İşin Niteliği ve Kapasitesi İtibariyle Şube Niteliğinde ve Kendi Başına Ticari İşlem Yapma Yeteneğinin Olup Olmadığının Araştırılması )
6762/m.12,42,35,50,52,53
5590/m.9/3
ÖZET : Mahkeme, işletmenin merkeze bağlı şube ve TTK.nun 42-50-52 ve 53. maddesi gereğince ticaret siciline tescili gerekli işyeri niteliğinde olduğu gerekçesiyle ticaret siciline tescil talebinin kabulüne karar vermiştir. Mahkemece, her ne kadar bilirkişi raporu alınarak hüküm kurulmuş ise de bilirkişi raporunda TTK.nun 42 ve 50. maddeleri ve 5590 sayılı yasanın 9/3. maddesi gereğince davalının yaptığı işin niteliği ve kapasitesi itibarıyla şube niteliğinde olup olmadığı, kendi başına ticari işlem yapma yeteneğinin varlığı ve bağımsız sermayesi bulunup bulunmadığı belirlenmemiştir. Bu hususlarında irdelendiği uzman bilirkişi raporu alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayanılarak karar verilmesi hatalıdır.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Erdek Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 10.7.2001 tarih ve 2000/395-2001/221 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ali Orhan tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalının TTK.nun 12. maddesinde sayılan işlerle iştigal eden ve aynı yasanın 42. maddesi gereğince şube vasfına haiz ticari işletmesine tescile davet edildiğini ancak davete isabet etmediğini ileri sürerek TTK.nun 35. maddesi gereğince ticaret siciline tescilini talep etmiştir.
Davalı vekili, işyerinin şube niteliğine haiz olmadığını, tüm işlemlerinin Balıkesir'de bulunan merkezde ve tek elden yürütüldüğünü savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, işletmenin merkeze bağlı şube ve TTK.nun 42-50-52 ve 53. maddesi gereğince ticaret siciline tescili gerekli işyeri niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalının TTK.nun 12. maddesinde sayılan işlerle uğraştığı iddiasıyla açılmış ticaret siciline tescil istemine ilişkindir
Mahkemece, her ne kadar bilirkişi raporu alınarak hüküm kurulmuş ise de bilirkişi raporunda TTK.nun 42 ve 50. maddeleri ve 5590 sayılı yasanın 9/3. maddesi gereğince davalının yaptığı işin niteliği ve kapasitesi itibarıyla şube niteliğini olup olmadığını kendi başına ticari işlem yapma yeteneğinin varlığı ve bağımsız sermayesi bulunup bulunmadığı belirlenmemiştir. Mahkemece, bu hususlarında irdelendiği uzman bilirkişi raporu alınıp sonucuna göre karar vermek gerekir iken, eksik incelemeye dayanılarak karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25.3.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/6330
K. 2002/11568
T. 13.12.2002
• ŞUBENİN TİCARİ İŞLETME NİTELİĞİ ( Ticaret Siciline Tescil - Muhasebe İşlemlerinin Şubede Veya Merkezde Tutulmasının Artık Ayırıcı Bir Kriter Olamayacağı )
• TİCARET SİCİLİNE TESCİLDEN KAÇINMA ( Şubenin Ticari İşletme Niteliğinin Belirlenmesi - Muhasebe İşlemlerinin Şubede Veya Merkezde Tutulmasının Artık Ayırıcı Bir Kriter Olamayacağı )Ticaret Siciline Tescilden Kaçınma
• TİCARİ İŞLETME NİTELİĞİNİN BELİRLENMESİ ( Ticaret Siciline Tescilden Kaçınma/Şube - Tescil İçin Önemli Kriterin Mağazanın Kendi Başına Ticari Muamele Yapıp Yapmadığının Tesbiti )
• TESCİLDEN KAÇINMA ( Şubenin Ticari İşletme Niteliğinin Belirlenmesi - Tescil İçin Önemli Kriterin Mağazanın Kendi Başına Ticari Muamele Yapıp Yapmadığının Tesbiti )
6762/m.14,35/2
5590/m.9
ÖZET : Şubeler açısından ticari işletme niteliğinin belirlenmesi noktasında, muhasebe işlemlerinin şubede veya merkezde tutulmasının, günümüzdeki elektronik iletişim olanaklarının gelişmesi nedeniyle artık ayırıcı bir kriter olarak belirlenmesi ve uygulanması doğru olmayacağından mahkemece, ticaret hukuku, işletmecilik ve muhasebe alanında uzman bilirkişi kurulup oluşturulmalı, tescil için asıl önemli kriter olan, mağazanın kendi başına ticari muamele yapıp yapmadığı, yeterince araştırılmalıdır.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada ( Hayrabolu Asliye Hukuk Mahkemesi )nce verilen 29.03.2002 tarih ve 2001/93-2002/94 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra, dava HUMK.nun 3494 sayılı Kanunla değişik 348/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı temsilcisi, davalı şirketin Hayrabolu İlçesi'nde market açtığını ve TTK.nun 35. maddesi uyarınca kendilerine yapılan uyarıya karşın verilen süre içerisinde ticari işletmeyi ticaret siciline tescil ettirmediğini ve tescilden imtina sebeplerini açık ve etraflı biçimde bildirmediğini ileri sürerek, TTK.nun 35/2. maddesi uyarınca davalının cezalandırılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin B... Birleşik Mağazalar A.Ş. adı altında market işletmeciliği yaptığını, merkezinin İstanbul'da olup, ticaret siciline kayıtlı bulunduğunu, Hayrabolu İlçesi'ndeki marketin ayrı bir sermayesi ve muhasebesi bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, Dairemize ait 05.02.2001 tarihli ilama dayanılarak, işyerinde satışa yapılan malların davalı şirket merkezinden temin edildiği, işyerinin vergi yükümlüsü olmayıp, ayrı bir muhasebe ve yıl sonu bilançosunun düzenlenmediği, TTK.nun 14. maddesi uyarınca bağımsız bir ticari işletme ve şube olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Bozma ilamında dava konusu yerin ( marketin ) TTK.nun 14. maddesi uyarınca bağımsız bir ticari işletme veya şube niteliğinin araştırılması gereğine değinilmiş ve mahkemede bozmaya uymuşsa da, serbest muhasebeci mali müşavir olan bilirkişiden alınan rapordaki bazı tespitlerden yola çıkılarak verilen red kararı yerinde değildir. Mahkemece ticaret hukuku, işletmecilik, muhasebe alanında uzman bilirkişi kurulu oluşturularak, 5590 sayılı Kanun'un 9. maddesinde öngörülen kriterlerin, özellikle davalı şirkete ait mağazanın müşteriye icapta bulunduğunun ve bu icap üzerine müşterinin de kabulü İle ticari ilişkinin kurulduğunun bir gerçek olduğu göz önüne alınarak, mağazanın kendi başına ticari muamele yapıp yapmadığı kriterinin yeterince araştırılması ve tescil için asıl önemli olan bu yön üzerinde özellikle durulması gerektiği halde, yazılı gerekçelerle davanın reddi yerinde görülmemiştir.
Kaldı ki, günümüzdeki elektronik iletişim olanaklarının gelişmesi nedeniyle, ticari işletmeye ilişkin muhasebe işlemlerinin şubelerde dahil olmak üzere bir merkezde bilgisayar ortamında tutulabilmesi imkanlarının bulunması karşısında, şubeler açısından ticari işletme niteliğinin belirlenmesi noktasında muhasebe işlemlerin şubede veya merkezde tutulmasının artık ayırıcı bir kriter olarak belirlenmesi ve uygulanması doğru olamaz. Açıklanan bu nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü İle hükmün ( BOZULMASINA ), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13.12.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/7084
K. 2002/11940
T. 24.12.2002
• TİCARET SİCİLİNE TESCİL ( Bağımsız Tüzel Kişiliği Bulunmayan Soğuk Hava Deposu - TTK.nun 14 ve 5590 S.K. 9. Maddesi Uyarınca Bağımsız Ticari İşletme Veya Şube Niteliğinde Olup Olmadığının Araştırılması )
• TESCİLE DAVET ( Bağımsız Tüzel Kişiliği Bulunmayan Soğuk Hava Deposu - TTK.nun 14 ve 5590 S.K. 9. Maddesi Uyarınca Bağımsız Ticari İşletme Veya Şube Niteliğinde Olup Olmadığının Araştırılması )
• TİCARİ İŞLETME NİTELİĞİNİN BELİRLENMESİ ( Tescile Davet - TTK.nun 14 ve 5590 S.K. 9. Maddesi Uyarınca Bağımsız Ticari İşletme Veya Şube Niteliğinde Olup Olmadığının Araştırılması )
6762/m.14,35/2
5590/m.9
ÖZET : Dava, Ticaret Sicili Memurluğu'nca yapılan ihtara rağmen ticari işletmeyi ticaret siciline tescil ettirmeyen ve tescilden kaçınma nedenlerini de belirtilen sürede bildirmeyen davalının TTK.nun 35/2. maddesi gereğince cezalandırılması istemine ilişkindir.
Davalı vekili, dava konusu işyerinin ayrı bir sermayesi ve bağımsız muhasebesi bulunmadığını, dolayısıyla ticaret siciline tescili gereken bir ticari işletme olmadığını savunmuştur.
Bu tür davalarda mahkemece öncelikle dava konusu işyerinin TTK.nun 14 ve 5590 sayılı Kanunun 9. maddesi uyarınca bağımsız bir ticari işletme veya şube niteliğinde olup olmadığının araştırılması, bu araştırma sonucunda davalı yerin ticari işletme anlaşılırsa davalının yasada öngörülen para cezası ile cezalandırılmasına, ayrıca tescil istemi bulunulmasa bile ticaret siciline tesciline karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada ( Hayrabolu Asliye Hukuk Mahkemesi )'nce verilen 29.03.2002 tarih ve 2000/149-2002/97 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı Ticaret Sicil Müdürlüğü, davalının Trakya Bölge Müdürlüğü olarak Hayrabolu'daki işyerini Ticaret Siciline tescil ettirmesi amacıyla davet edilmesine rağmen davete uymadığı gibi imtina nedenlerini de süresi içinde bildirmediğini ileri sürerek, para cezası ile cezalandırılmasını istemiştir.
Davalı Bölge Müdürü, soğuk hava deposu işyerinin satış ve irtibat bürosu olarak işletildiğini, bağımsız tüzel kişiliği bulunmadığını, bu yüzden ticaret sicile tescil yaptırılmadığını, davet yazısını da süresinde yanıt verdiklerini savunarak, davanın reddini istemiş K... T... A.Ş. vekili, Hayrabolu işyerinin depo olarak kullanıldığını, bağımsız sermayesi ve muhasebesi bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, işyerinde satışı yapılan ürünlerin şirket merkezinden temin edildiği vergi yükümlüsü olmadığı, ayrı bir muhasebe ve yıl sonu bilançosu düzenlenmediği, bağımsız ticari işletme ve şube olmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, Ticaret Sicili Memurluğu'nca yapılan ihtara rağmen ticari işletmeyi ticaret siciline tescil ettirmeyen ve tescilden kaçınma nedenlerini de belirtilen sürede bildirmeyen davalının TTK.nun 35/2. maddesi gereğince cezalandırılması istemine ilişkindir.
Davalı vekili, dava konusu işyerinin ayrı bir sermayesi ve bağımsız muhasebesi bulunmadığını, dolayısıyla ticaret siciline tescili gereken bir ticari işletme olmadığını savunmuştur.
Bu tür davalarda mahkemece öncelikle dava konusu işyerinin TTK.nun 14 ve 5590 sayılı Kanunun 9. maddesi uyarınca bağımsız bir ticari işletme veya şube niteliğinde olup olmadığının araştırılması, bu araştırma sonucunda davalı yerin ticari işletme anlaşılırsa davalının yasada öngörülen para cezası ile cezalandırılmasına, ayrıca tescil istemi bulunulmasa bile ticaret siciline tesciline karar verilmesi gerekir. Hükme dayanak yapılan ve keşif sonucu serbest muhasebeci mali müşavir tarafından düzenlenen yetersiz rapordaki bazı tespitlerden yola çıkılarak verilen red kararı yerinde değildir. Bu konuda ticaret hukuku, işletmecilik, muhasebe alanında uzman bilirkişilerden oluşturulacak kurul ile 5590 sayılı Kanunun 9. maddesinde öngörülen ve özellikle davalı şirkete ait mağazanın müşteriye icapta bulunduğunun ve bu icap üzerine müşterinin de kabulü ile ticari ilişkinin kurulduğunun bir gerçek olduğu göz önüne alınarak mağazanın kendi başına ticari muamele yapıp yapmadığı kriterinin yeterince araştırılması ve tescil için asıl önemli olan bu yön üzerinde özellikle durulması gerektiği halde yazılı gerekçelerle davanın reddi yerinde görülmemiştir.
Kaldı ki, günümüzdeki elektronik iletişim olanaklarının gelişmesi nedeniyle, ticari işletmeye ilişkin muhasebe işlemlerinin şubelerde dahil olmak üzere bir merkezde bilgisayar ortamında tutulabilmesi imkanlarının bulunması karşısında, şubeler açısından ticari işletme niteliğinin belirlenmesi noktasında muhasebe işlemlerinin şubede veya merkezde tutulmasının artık ayırıcı bir kriter olarak belirlenmesi ve uygulanması doğru olamaz. Açıklanan bu nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün ( BOZULMASINA ), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24.12.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/7820
K. 2003/219
T. 14.1.2003
• TİCARET SİCİLİNE KAYIT TALEBİ ( Dava Konusu İşyerinin Bağımsız Bir Ticari İşletme Olup Olmadığının Araştırılması-Bu Nitelikteyse Tescile Karar Verilmesinin Gerekmesi )
• TİCARİ İŞLETME ( Bu Nitelikteki İşyerlerinin Ticaret Siciline Kaydedilebilmesi )
• ŞUBE ( Ticari İşletme Niteliğinin Belirlenmesinde Muhasebe İşlemlerinin Tutulma Yerinin Ayırıcı Kriter Olarak Uygulanmaması )
6762/m.14,35,
5590/m.9
ÖZET : Dava konusu işyerinin TTK.nun 14 ve 5590 sayılı Yası'nın 9. maddeleri uyarınca bağımsız bir ticari işletme veya şube niteliğinde olup olmadığının araştırılması, bu araştırma sonucunda davalı yerin ticari işletme olduğu anlaşılırsa ticaret siciline tesciline dair karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Akhisar Asliye 2. Hukuk Mahkemesi'nce verilen 24.12.2001 tarih ve 2001/157-402 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Mutlupınar Şengel tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, Ticaret Sicil Memurluğu'nca yapılan inceleme neticesinde davalının ticari faaliyette bulunduğu halde Ticaret Sicil Memurluğu'na tescilini yaptırmadığını, Ticaret Kanunu ve Ticaret Sicil tüzüğüne göre ticari şekilde işletilen müesseselerin ya da şubelerinin ticaret sicil memurluğuna kaydının zorunlu olduğunu iddia ederek, TTK.nun 35. maddesi gereğince davalının Ticaret Sicil Memurluğuna kaydının re'sen yapılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkil şirketin İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü'nde kayıtlı olduğunu, Akhisar'da bulunan üretim tesislerinin müstakil sermayesi ve muhasebesi bulunmadığını, tek başına ticari muamele yapmasının da sözkonusu olmadığını, mezkur tesisin her bakımından merkeze bağlı olup, hiçbir şekilde ve hiçbir surette kendi başına ticari muamelede bulunmadığını, mezkur tesis de sadece üretim yapıldığını ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan keşif ve benimsenen bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre, tesisin alım-satım yaptığı belirlenmişse de, alımın üretim için gerekli hammaddeye ilişkin olduğu ve üretilen alın merkez ile bağlantılı olarak satıldığı, tesisin ayrı ve müstakil bir ticari faaliyetinin ve muhasebesinin olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine dair karar verlmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, Ticaret Sicil Memurluğu'nca yapılan ihtara rağmen ticari işletmeyi ticaret siciline tescil ettirmeyen davalının Ticaret Siciline kaydının mahkeme kararıyla yapılması istemine ilişkindir.
Davalı vekili, davaya konu Akhisar'da bulunan üretim tesislerinin ayrı bir sermayesi ve bağımsız muhasebesinin bulunmadığını, tek başına ticari muamele yapmasının sözkonusu olmadığını savunmuştur.
Bu davalarda mahkemece öncelikle dava konusu işyerinin TTK.nun 14 ve 5590 sayılı Yası'nın 9. maddeleri uyarınca bağımsız bir ticari işletme veya şube niteliğinde olup olmadığının araştırılması, bu araştırma sonucunda davalı yerin ticari işletme olduğu anlaşılırsa ticaret siciline tesciline dair karar verilmesi gerekir. Hükme dayanak yapılan serbest mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenmiş yetersiz rapordaki bazı tespitlerden yola çıkılarak verilen red kararı yerinde değildir. Bu konuda ticaret hukuku, işletmecilik, muhasebe alanında uzman bilirkişilerden oluşturulacak kurul ile 5590 ayılı Yasa'nın 9. maddesinde öngörülen ve özellikle davalı şirkete ait üretim tesisinin müşteriye icapta bulunduğu ve bu icap üzerine müşterinin de kabulü ile ticari ilişkinin kurulup kurulmadığı, bu tesisin kendi başına ticari muamele yapıp yapmadığı kriterinin yeterince araştırılması ve tescil için asıl önemli olan bu yön üzerinde özellikle durulması gerekir.
Yapılan keşif sırasında dinlenilen davalı işyerinin mali işler şefi Cemalettin M. verdiği beyanında, "tacirden aldıkları ve sattıkları ürünler dahil olmak üzere fiyatların merkez tarafından belirlendiğini, tesislerinde herhangi bir ekonomik ve mali işlem yapılmadığını, ürettikleri mamulü sattıklarını" bildirmiş olup, tesisin alım-satım yaptığı belirlenmiştir. Mahkemece özellikle bu yön üzerinde durulması gerektiği halde yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru görülmemiştir.
Günümüzde, elektronik iletişim olanaklarının gelişmesi nedeniyle, ticari işletmeye ilişkin muhasebe işlemlerinin şubeler de dahil olmak üzere bir merkezde bilgisayar ortamında tutulabilmesi imkanlarının bulunması karşısında şubeler açısından ticari işletme niteliğinin belirlenmesi imkanlarının bulunması karşısında şubeler açısından ticari işletme niteliğinin belirlenmesi noktasında muhasebe işlemlerinin şubede veya merkezde tutulmasının artık ayırıcı bir kriter olarak belirlenmesi ve uygulanması doğru olmaz. Açıklanan bu nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 14.01.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/11998
K. 2004/8258
T. 14.9.2004
• TİCARET SİCİLİNE TESCİLE DAVET ( Şubenin Kendi Başına Ticari Muamele Yapması - Ticari İşletme Niteliğinin Belirlenmesinde Muhasebe İşlemlerinin Şubede Veya Merkezde Tutulmasının Ayırıcı Kriter Olarak Uygulanmasının Doğru Olmadığı )
• ŞUBENİN TİCARİ İŞLETME NİTELİĞİ ( Belirlenmesinde Muhasebe İşlemlerinin Şubede Veya Merkezde Tutulmasının Ayırıcı Kriter Olarak Uygulanmasının Doğru Olmadığı - Ticaret Siciline Tescile Davet/Kendi Başına Ticari Muamele )
• TESCİLE DAVET ( Ticaret Siciline/Şubenin Kendi Başına Ticari Muamele Yapması - Ticari İşletme Niteliğinin Belirlenmesinde Muhasebe İşlemlerinin Şubede Veya Merkezde Tutulmasının Ayırıcı Kriter Olarak Uygulanmasının Doğru Olmadığı )
• MUHASEBE İŞLEMLERİ ( Şubenin Ticari İşletme Niteliğinin Belirlenmesi - Şubede Veya Merkezde Tutulmasının Ayırıcı Kriter Olarak Uygulanmasının Doğru Olmadığı/Kendi Başına Ticari Muamele Yapmasının Yeterli Olacağı )
6762/m.35/3
ÖZET :Dava, TTK.nun 35/3 ncü maddesi uyarınca davalı tarafa ait ticari işletmenin şube olarak tescili istemine ilişkindir.
Elektronik iletişim olanaklarının gelişmesi nedeniyle, ticari işletmeye ilişkin muhasebe işlemlerinin şubeler de dahil olmak üzere bir merkezde bilgisayar ortamında tutulabilmesi imkanlarının bulunması karşısında, şubeler açısından ticari işletme niteliğinin belirlenmesi noktasında muhasebe işlemlerinin şubede veya merkezde tutulmasının artık ayırıcı bir kriter olarak belirlenmesi ve uygulanması doğru olamaz.
Açıklanan durum karşısında, dava konusu ticari işletmenin şube niteliğinde olduğunun kabulü gerekir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Kuşadası Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 29.04.2003 tarih ve 2002/270-2003/414 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 14.09.2004 günde davalı avukatı Bahadır P. gelip, davacı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraf avukatı dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Ayşe Altun tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalı şirketin Kuşadası'nda şube açarak ticari faaliyet göstermeye başladığını, kendi başına ticari muamele yapan davalı mağazasının şube olup, yasa gereği tescilinin zorunlu olduğunu, davalının ise tescilden kaçındığını ileri sürerek, davalının Kuşadası şubesinin re'sen tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkiline ait Kuşadası satış mağazasının şube niteliğinde bir ticari faaliyeti bulunmadığı gibi buranın müstakil bir ticari işletme de olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, dava konusu mağazanın bütün işlemlerinin merkez tarafından yapıldığı, ayrı bir yönetime sahip olmadığı, kendi başına tasarruf yetkisinin ve müstakil sermayesinin, ayrı muhasebesinin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, TTK.nun 35/3 ncü maddesi uyarınca davalı tarafa ait ticari işletmenin şube olarak tescili istemine ilişkindir.
Dairemiz'in, süreklilik kazanmış olan ve 05.02.2001 gün ve 2000/9963 Esas, 2001/865 Karar, 13.12.2002 gün ve 2002/6330-11568 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, 5590 sayılı Kanun'un 9 ncu maddesinde öngörülen kriterlerin, özellikle müşteriye icapta bulunduğunun ve bu icap üzerine müşterinin de kabulü ile ticari ilişkinin kurulduğunun kanıtlanması halinde mağazanın, şube olarak tescil edilmesi gerekmektedir. Davalı şirkete ait mağazanın da müşteriye icapta bulunduğu ve bu icap üzerine müşterinin de kabulü ile ticari ilişki kurduğu, mağazanın kendi başına ticari muamele yaptığı kanıtlanmış bulunmaktadır.
Kaldı ki, günümüzdeki elektronik iletişim olanaklarının gelişmesi nedeniyle, ticari işletmeye ilişkin muhasebe işlemlerinin şubeler de dahil olmak üzere bir merkezde bilgisayar ortamında tutulabilmesi imkanlarının bulunması karşısında, şubeler açısından ticari işletme niteliğinin belirlenmesi noktasında muhasebe işlemlerin şubede veya merkezde tutulmasının artık ayırıcı bir kriter olarak belirlenmesi ve uygulanması doğru olamaz.
Açıklanan durum karşısında, dava konusu ticari işletmenin şube niteliğinde olduğunun kabulü gerekir.
Mahkemece, TTK.nun dava konusu ticari işletmenin şube olarak tescil ettirilmesi için TTK.nun 35/1 nci maddesi hükmü uyarınca davalı tarafa bir davette bulunup bulunmadığının araştırılması ve usulünce davette bulunulması halinde davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddedilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, davacı vekili duruşmaya gelmediğinden duruşma vekillik ücretinin takdirine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 14.09.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 1982/3442
K. 1982/5627
T. 26.11.1982
• TESCİL DAVASI ( PTT Şube Müdürlüğünün Tescili )
• PTT BÖLGE BAŞMÜDÜRLÜKLERİ İLE İL MERKEZ MÜDÜRLÜKLERİ ( Şube Olarak Ticaret Siciline Tescile Gerek Olmaması )
• TİCARİ İŞLETMENİN BİR BÖLÜMÜ ( Ticaret Siciline Tescil Edilebilme Şartları )
6762/m.12,13
ÖZET : Ptt bölge başmüdürlükleri ile il merkez müdürlüklerinin, şube olarak ticaret siciline tescilleri gerekmez. Bir ticari işletmenin bir bölümünün şube olarak ticaret siciline tescil edilebilmesi için, işletmenin o bölümüne tahsis edilmiş bir sermayenin bulunması gerekir.
DAVA : Bitlis Ticaret Sicil Memurluğu adına K. S. ile PTT Genel Müdürlüğü arasında çıkan davadan dolayı Bitlis As. Hukuk Hakimliğince verilen 22.10.1981 gün ve 27/17 sayılı hükmü onayan dairenin 9.2.1982 gün ve 536/527 sayılı ilamı aleyhinde davalı avukatı tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla bazı nevakısın ikmali için dosya mahalline iade edilmişti. Bu kere ikmalen gelmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, PTT Bitlis şubesinin, şube olarak ticaret siciline kaydı gerektiği halde gerekeni yapmaması nedeniyle mahkemeye başvurmuş, mahkemece evrak üzerinde yapılan inceleme sonunda PTT Bitlis şubesinin şube olarak Ticaret Siciline kayıt ve tesciline karar vermiş, hüküm Dairemizin 82/536-527 sayı ve 9.2.1982 günlü kararıyla onanmıştır.
PTT Genel Müdürlüğü karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
5590 sayılı "Ticaret ve Sanayi Odaları ve Ticaret Borsaları" Kanunu yalnız bu Oda ve Borsaları ilgilendiren bir yasa olup, içinde bulunan tarif ve kabuller de ancak işbu yasanın kapsamı ile sınırlı olup, başka kanunlarda düzenlenen hususları etkilemez. Nitekim işbu "5590 sayılı Kanunun adı ile bazı maddelerinin değiştirilmesi ve ek ile geçici maddeler eklenmesine" ilişkin 2567 sayılı kanunda da ( 26.12.1981 gün ve 17556 sayılı Resmi Gazete ) bu husus dolaylı da olsa "yukarıdaki fıkralardaki sanayici tarifi yalnız bu kanuna münhasırdır" denilmek suretiyle belirtilmiştir. Değişik md. 3/fıkra son. Bu nedenle 5590 sayılı Yasanın eski 9/f maddesinde ve 2567 sayılı Yasa ile değiştirilen 9/3 maddesinde yapılan şube tarifi Ticaret Kanunu ve Ticaret Sicili Nizamnamesi bakımından bağlayıcı bir taraf değildir. Zira ticari işletmenin ne olduğu Türk Ticaret Kanununda ve Ticaret Sicili Nizamnamesinde belirtildiği gibi ( TTK. md. 12, 13; TSN md. 14 ). Ticaret Sicili Nizamnamesi tarifini yapmamakla birlikte bir ticari işletme şubesinin tescilinde hangi şartların aranacağını 54. maddesinde belirtilerek dolaylı olarak bu koşulları haiz bulunmayan herhangi bir ticari işletme bölümünün şube olarak kabul edilemeyeceğini belirtmiş bulunmaktadır. TSN. nin 54/e maddesinde şubeye ayrılmış olan sermayeden bahsedilmiştir. O halde bir ticari işletmenin herhangi bir bölümüne tahsis edilmiş bir sermaye mevcut olmadıkça bu bölümün, diğer şartları haiz olan dahi, şube olarak kabulü mümkün olamaz. Ticaret sicilini ve ticaret sicili memurunu başka yasalar değil, TTK. ile Ticaret Sicili Nizamnamesi hükümlerini ilgilendirir ve bağlar. PTT il müdürlüklerine tahsis edilmiş bir sermaye olmadığı daha önce Yargıtay'dan geçen işlerde yaptırılmış olan bilirkişi incelemelerinden bilindiği cihetle, PTT il müdürlüklerinin şube olarak kabulleri olanaksızdır. Bu durumda Bitlis Ticaret Sicili Memurunun PTT Bölge Başmüdürlüğü ile il merkez müdürlüğü ve şefliklerinin şube olarak Ticaret Siciline tescili gerektiğine ilişkin isteminin reddi gerekirken kabulü hakkında hüküm tesisi bozmayı icap ettirdiği halde her nasılsa onandığı anlaşılmakta PTT'nin HUMK.nun 440. maddesine uygun bulunan karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.
SONUÇ : PTT Genel Müdürlüğü'nün karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 82/536-527 sayı ve 9.2.1982 günlü onama kararının kaldırılmasına ve hükmün yukarıda gösterilen nedenlerle bozulmasına, ödediği temyiz ve tashihi karar peşin harçlarının isteği halinde temyiz edene iadesine 26.11.1982 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/1300
K. 2004/10248
T. 25.10.2004
• ŞİRKET ŞUBESİNİN TİCARET SİCİLİNE RE'SEN TESCİLİ TALEBİ ( Mahkemece Yapılacak İnceleme ve Araştırmalar - Muhasebe İşlemlerinin Merkezden Yapılmasının Şubenin Ticari İşletme Niteliğinin Araştırılmasında Ayırıcı Kriter Olmaması )
• TİCARET SİCİL MEMURLUĞU'NUN RE'SEN TESCİL TALEBİ ( Şirketin Şubesi İçin - Mahkemece Şubenin Ticari İşletme Niteliğinin Araştırılması Gereği/Muhasebe Kayıtlarının Şubede veya Merkezde Tutulmasının Ayırıcı Kriter Olmaması )
• MUHASEBE KAYITLARININ ŞUBEDE VEYA MERKEZDE TUTULMASI ( Şubenin Ayrı Ticari İşletme Niteliğinin Tesbitine Etki Etmeyeceği - Şubenin Ticaret Siciline Re'sen Tescili Talebiyle Açılan Davada )
• ŞUBENİN TİCARET SİCİLİNE RE'SEN TESCİLİ TALEBİ ( Şubenin Ticari İşletme Niteliğinin Araştırılması Usulü - Muhasebe Kayıtlarının Merkezde veya Şubede Tutulmasının Ayırıcı Kriter Olmaması )
• TİCARİ İŞLETME NİTELİĞİNİN ARAŞTIRILMASI GEREĞİ ( Şubenin Ticaret Siciline Re'sen Tescili Talebiyle Açılan Davada - Muhasebe Kayıtlarının Merkezde veya Şubede Tutulmasının Ayırıcı Kriter Olmaması )
5590/m.9
6762/m.14,42
ÖZET : Dava, Ticaret Sicili Memurluğu'nca yapılan ihtara rağmen ticari işletmeyi ticaret siciline tescil ettirmeyen davalının ticaret siciline resen tescili istemine ilişkindir. Davalı vekili, dava konusu işyerinin şube olsa da, ayrı bir sermayesi ve bağımsız muhasebesi bulunmadığını, dolayısıyla ticaret siciline tescili gereken bir ticari işletme olmadığını savunmuştur. Şirket şubesinin ticaret siciline tesciline ilişkin davalarda mahkemece, öncelikle dava konusu işyerinin TTK.nun 14 ve 5590 sayılı Kanun'un 9. maddesi uyarınca bağımsız bir ticari işletme veya şube niteliğinde olup olmadığının araştırılması, bu araştırma sonucunda davalı yerin ticari işletme ya da bunun bir şubesi olduğu anlaşılırsa davalının TTK.nun 42. madde hükmü uyarınca ticaret siciline tesciline karar verilmesi gerekir. Mağazanın kendi başına ticari muamele yapıp yapmadığı kriterinin yeterince araştırılması ve tescil için asıl önemli olan bu yön üzerinde özellikle durulması gerektiği halde yazılı gerekçelerle davanın reddi yerinde görülmemiştir. Kaldı ki, günümüzdeki elektronik iletişim olanaklarının gelişmesi nedeniyle, ticari işletmeye ilişkin muhasebe işlemlerinin şubeler de dahil olmak üzere bir merkezde bilgisayar ortamında tutulabilmesi imkanlarının bulunması karşısında, şubeler açısından ticari işletme niteliğinin belirlenmesi noktasında muhasebe işlemlerin şubede veya merkezde tutulmasının artık ayırıcı bir kriter olarak belirlenmesi ve uygulanması doğru olamaz.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Merzifon Asliye Hukuk Mahkemesi' nce verilen 23.10.2003 tarih ve 2003/60-2003/442 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Salih Çelik tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı temsilcisi, davalı şirketin Merzifon Şubesinin ticaret siciline tesciline ilişkin yaptığı davete davalının uymadığını ileri sürerek, şubesinin ticaret siciline tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dosya kapsamına ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, dava konusu mağazanın bağımsız bir ticari işletme veya şube niteliğinin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, Ticaret Sicili Memurluğu'nca yapılan ihtara rağmen ticari işletmeyi ticaret siciline tescil ettirmeyen davalının ticaret siciline resen tescili istemine ilişkindir.
Davalı vekili, dava konusu işyerinin şube olsa da, ayrı bir sermayesi ve bağımsız muhasebesi bulunmadığını, dolayısıyla ticaret siciline tescili gereken bir ticari işletme olmadığını savunmuştur.
Bu tür davalarda mahkemece, öncelikle dava konusu işyerinin TTK.nun 14 ve 5590 sayılı Kanun'un 9 ncu maddesi uyarınca bağımsız bir ticari işletme veya şube niteliğinde olup olmadığının araştırılması,bu araştırma sonucunda davalı yerin ticari işletme ya da bunun bir şubesi olduğu anlaşılırsa davalının TTK.nun 42 nci madde hükmü uyarınca ticaret siciline tesciline karar verilmesi gerekir. Hükme dayanak yapılan bilirkişi kurulunun raporundaki bazı tespitlerden yola çıkılarak verilen ret kararı yerinde değildir. Bu konuda ticaret hukuku, işletmecilik, muhasebe alanında uzman bilirkişilerden oluşturulacak kurul ile 5590 sayılı Kanun'un 9 ncu maddesinde öngörülen ve özellikle davalı şirkete ait mağazanın müşteriye icapta bulunduğunun ve bu icap üzerine müşterinin de kabulü ile ticari ilişkinin kurulduğunun bir gerçek olduğu göz önüne alınarak, mağazanın kendi başına ticari muamele yapıp yapmadığı kriterinin yeterince araştırılması ve tescil için asıl önemli olan bu yön üzerinde özellikle durulması gerektiği halde yazılı gerekçelerle davanın reddi yerinde görülmemiştir.
Kaldı ki, günümüzdeki elektronik iletişim olanaklarının gelişmesi nedeniyle, ticari işletmeye ilişkin muhasebe işlemlerinin şubeler de dahil olmak üzere bir merkezde bilgisayar ortamında tutulabilmesi imkanlarının bulunması karşısında, şubeler açısından ticari işletme niteliğinin belirlenmesi noktasında muhasebe işlemlerin şubede veya merkezde tutulmasının artık ayırıcı bir kriter olarak belirlenmesi ve uygulanması doğru olamaz.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25.10.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

No comments: